Tabi ki ilk ayrılışım, ilk yalnız kalışım, ilk evim yani Kıbrıs/Girne ile başlamak benim için hem en kolayı hem de en zoru olacak...
Kıbrıs nam-ı diğer yavru vatan, 21 yaşımda gittiğim ve dolu dolu 6 senemi geçirdiğim yaşamayı bilene cennet huzuru veren bir ada desem yanlış olmaz...
Peki herkesin bu çok merak ettiği kumar cenneti olarak da bilinen Kıbrıs'a bir öğrenci, bir çalışan ve Kıbrıs'ta yaşayan bir Türkiye'linin gözünden bakmak...
''Havaalanındaydım, çok büyük heveslerle geldiğim Kıbrıs'taydım artık. Ancak aksilik üzerine aksilik yaşıyordum. Daha önce hiç gelmediğim Kıbrıs'a beni de sürükleyen, 2 sene evimi, hayatımı paylaşacağım ev arkadaşım uçağı kaçırmıştı. Panik yok! Nasıl olsa otelden biri gelip beni alanda karşılayacaktı. Tabi ki gelmedi kimse... Bulduğum ilk taksiye binip otelin yolunu tuttum, taksici nadir de olsa rastlayabileceğiniz Kıbrıslı Türklerdendi. Konuşuyor, anlatıyordu ama ben anlamıyordum...''
Eveeeet Kıbrıs'a ilk kez geldiyseniz: Madde 1. Taksiye binmeyin. Artık alandan 10 tl gibi bir ücret karşılığında sizi Girne merkeze kadar götüren Kıbhas servisleri mevcut. Haaa yok ben keyfime düşkünüm illa ki bir son model Mercedes ile şehre giriş yapmak istiyorum diyorsanız amenna, 80-90 tl gibi bir rakamı gözden çıkarın.
Gelelim şehire bakışa...
6 senemi geçirdiğim Girne, Kıbrıs'ta yaşanılacak tek yer diyebilirim. Tabi merkezde oturacaksanız sadece liman dediğimiz bölgede kalan en eski evlerden biri olmalı bu... Yahut Bellapais manastırı bölgesi, manzarası ve tarihi dokusuyla bozulmayan nadir sokaklarıyla hayatınıza aradığınız huzuru katabilir. Yok ben biraz daha tepelere daha izole bir hayata gidiyorum derseniz Karmi köyü yaşanılası yerlerinden Girne'nin...
Kimse orada yaşamak gibi radikal bir kararla gitmeyeceğine göre otellerden söz edelim... Rocks Otel bilinen en eski, en iyi hizmeti veren otellerden. Fiyatları da gayet makul.Ancak bu bölgede denize girmek pek de sağlıklı değil diye bilinmekte. Deniz tatili yapmak isteyenlere önerilerim fiyat artışına göre sırayla; Savoy Otel (plajı meşhur Escape Beach'in yanıbaşında bulunmaktadır ve shuttle hizmetleri mevcuttur.) Mercure Otel, Merit Otel ve tabii ki Cratos Otel... Haa yok ben pahalı otelde kalmam zaten hergün gezeceğim diyorsanız merkezde bir çok küçük otel bulmanız mümkün. Yalnız ulaşım burada biraz sıkıntılı. Piyasa taksici dolu. Dolmuş ve otobüs kültürü maalesef çok gerilerde. Girne Mahkemesi önünden Girne içi minibüslere, biraz daha aşağıdan ise Mağusa ve Lefkoşa'ya giden meşhur Combos'lara ulaşmanız mümkün. Girne'yi öve öve bitiremem ancak deniz diyorsanız görebileceğiniz en iyi plaj da Magosa bölgesindeki eşekleriyle de ünlü olan Karpaz sahilidir. 2 günlüğüne kaçmadıysanız araba kiralayıp 1 gece bungalovlarda konaklayacak şekilde muhakkak görün. Hatta görmeden dönmeyin:)
Benim için Girne'de yeme-içme demek; limanda yürüyüş yapıp bir kahve molası vermek, Rocks Otel'in eski adıyla Roxanne, şimdiki adıyla Onyx Temple Bar'ında hiç değişmeyen pub kültüründe mojitomu yudumlamak, Maronitlerin yaşadığı Koruçam köyündeki Maria'nın Yeri olarak da bilinen Yorgo Kasap Restoran'da ''küp kebabı'' yiyip yanına da 1 küçük rakı söylemek,
Girne'nin içinde kalacaksam Keço'nun yeri olarak da bilinen ''Old GrapeVine'' da Erenköy Mücahitler Cemiyeti'nin de başkanlığını yürütmekte olan Kutlay amcanın, modundaysa elleriyle pişireceği tereyağlı karides ya da muhteşem etlerinden tadarken yanında muhakkak 1 şişe kırmızı Sarafin Merlot açmak, balık yemek istiyorsam o herkesin çok birşey sanıpta indiği ve hiçbir zaman istediğini alamadığı limandansa, biraz uzaklaşıp Alagadi'deki deniz kıyısı salaş restoranlara gitmek demektir.
Çok bilinen Niazi's Restoran'da ''şeftali kebabı'' yemedim kaldığım süre boyunca... Yeniliklere açıksanız tadın. Vazgeçilmezim olan ve hala İstanbul'a getirttiğim köy hellimini, meşhur pidesini ve yaz döneminde gittiyseniz kabak çiçeği dolmasını tatmadan Kıbrıs'a gitmiş sayılmazsınız. Zivania adlı içkisini içebilen ciğere sahipseniz gelirken bir şişe de evinize alın...
Tarihine gelince; Girne bölgesinde en revaçta ve kolay ulaşılabilir tarih, liman bölgesinde bulunan Girne Kalesi'dir. Bölümüm sebebiyle aldığım sanat tarihi dersleri boyunca birçok tarihi yer gezme, görme şansım bulunmasına rağmen benim bile hala gidemediğim St. Hillarion kalesi, her giden Türk'ün yoğun duygulara kapılacağı Çıkarma Plajı, Macarios'un silah kaçakçısı avukatı Paolides'in sırlarla dolu evi Mavi Köşk, Maronitlerin köyü Koruçam, Lefkoşa bölgesinde bulunan Barbarlık Müzesi, Magosa'da Surlar içinde Lala Mustafa Paşa Camii'nin karşısında bulunan Namık Kemal Zindanı şu an aklıma gelen görülesi tarihi yerlerden sadece birkaçı...
Kumar ve gece hayatında ise söyleyecek pek bir sözüm yok açıkçası. Tüm otellerin kumarhaneleri mevcut... Ben kaldığım hatta bir süre pr'ını yürüttüğüm dönemde dahil olmak üzere kumarda artıda kalkıp adadan ayrılanı görmedim. Giden geri döner kazandıklarını casino geri alır=) Bu değişmez bir gerçek... Senelerdir aynı kalitesiyle hizmet veren Rocks Otel'in Onyx Temple'ı gece hayatını açık ara önde götürürken, yok ben canlı müzik dinleyeceğim diyorsanız ''Oğuzhan'' muhakkak bir yerde sahne alıyor olacaktır. Tercihinizi bu yönde kullanın. Diğer mekanlardan Tango to Buddha Bar, Night Park (yaz dönemi), İce Club, Locca,Cratos Cage Bar gidilebilecek yerler arasında.
Alternatif müzik dinleyen arkadaşlara yerel müzik gruplarının sahne aldığı barlara uğramalarını şiddetle tavsiye ederim. Tunnel Rock Bar sahne alanların tabiri caizse mekanı öttürdüğü ve favorilerim arasındaki yerlerden...
Alışveriş yapacaksanız alabilecekleriniz kısıtlı...Hellim, kaçak çay, alkolün her türlüsünün en en ucuzu,yakalarsanız şık İngiliz porselenleri...
Girne hakkında söylenecekler sayfalara sığmaz benim için. Kısaltmaya çalıştıkça uzar. Yaşayan, öğrenci olan ya da olmuş herkes ne demek istediğimi daha iyi anlayacaktır eminim. Yazarken yine özlediğimi farkettim ve bir haftasonu için bilet ayırttım bile. Ya siz? Siz ne zaman yanıbaşınızda duran bu cenneti keşfedeceksiniz?
dünya üzerinde cennet olarak addedilecek coğrafyalar liginde sonunculukta bir adım öteye gidemeyecek bir yer için fazlasıyla satır harcanmış bence.ama tabi ki emeğe saygı :) repleri görelim beyler
YanıtlaSilHer coğrafya, anısı kadardır. Ne yerlere gidip 2 satır kaleme alamayanların yanında, küçük bir yere büyük duygular, yaşanmışlıklar sığdırmak büyük şans ve kıymet. Tabi ki emeğe, yaşanana sonsuz saygı.
YanıtlaSilGirne sadece baharda guzel yazın gidilecek yer değil elli derece resmen buhar soluyosun keske bunuda yazsaydın
YanıtlaSil