20 Aralık 2012 Perşembe





ST TROPEZ/CANNES/NICE

Marsilya'ya gidip bu bölgeleri görmeden 
döndüyseniz henüz Cote d'Azur bölgesinin kıyısından köşesinden geçmemişsiniz demektir... Nice ya da Marsilya havaalanına iner inmez bir araç kiralayın ve bu bölgeyi gezin. Otobüsler de mevcut tabii ancak benzinin bizim ülkemizdeki gibi pahalı olmadığı bu ülkede arabayla gezmek çok daha kolay ve rahat bir yöntem.
1 haftalık ilk Marsilya seyahatim güzel bir döneme denk geldi. Hava güzel, dönem film festivali dönemi... 
Biz de bu durumdan istifade sabah 10 gibi yollara döküldük. İlk istikamet St. Tropez... Fransız Riviera'sında bulunan, yazları zengin,sosyetik ünlü isimleri ağırlayan St. Tropez çok da gitmek istiyorum dediğim bir yer değildi aslında ama adettendir gidelim dedik. Şehirde sadece limanı gezdiğimden ötürü bana soranlara Girne liman daha güzeldi bence diyebilecek kadar da etkilenmedim. Bunda bir magnetin 6€ olmasının da payı büyük tabii. Arka sokaklardaki şarap dükkanları ve şekerlemeci dükkanı, Brigitte Bardot posterleri, o meşhur film ''Ve Tanrı Kadını Yarattı'' kartpostalları  dikkatimi çekenler arasındaydı. Limanda satılan yağlı boya, kara kalem resimlerse beni benden aldı gerçekten. Ancak tahmin edersiniz ki fiyatları da sizi sizden alacak kadar etkileyiciydi. Bir restoranda şarap molası verdikten sonra rotamız Cannes...

St. Tropez üzerinden aracınızla 1 saatten az bir sürede buraya varmanız mümkün. Cannes alabildiğine kalabalık çünkü film festivali zamanı...Akşamüzerine doğru geldiğimiz bu efsane şehirde acıkıyor  ve klasik yemeklerden makarna, et, salata gibi siparişlerimizi verdikten sonra birşeyler içmek için köşedeki o cafcaflı kafelerden birine oturup vakit geçiriyoruz. 
 
Akşamki kırmızı halı seramonisi, insanların çığlık çığlığa birilerini görebilme ve fotoğraf çekebilme arzusu tavan yapmış durumda..Yapay bir hayranlık hali söz konusu.Tabi festival fotoğrafçıları da sizin peşinizi bırakmıyor, sürekli fotoğrafınızı çekiyorlar. Cannes'a festival sonrası tekrar gelebilme fırsatı bulduğumda, festival zamanında eğer katılan bir filminiz yoksa buraya gelmenin saçmalık olduğunu düşünmüştüm. Çünkü Cannes' ın hiç görmediğiniz sakin yüzü, festival zamanından çok daha etkileyici. Ara sokaklardaki temalı restoranlar görülmeye değer. Rengarenk ve cıvıl cıvıl. Akşamki festival partilerinden birine katılabilmeniz ancak davetiye ile söz konusu. Ama sempatikliğinizi kullanarak bir partiye dalmanız da şans meselesi. Marinadaki kat kat tekneler güzel partilere ev sahipliği yapmakta. Buradan partileri ve topuklu giydiğimiz için ayaklarımızı zorlayarak gece 12 civarında ayrılıyoruz.



Nice'e doğrudan Air France ve Thy uçuşlarıyla ulaşmanın yanı sıra Marsilya'dan trenle ve otobüslerle de gelebilirsiniz.
Sözünü ettiğim Cote d'Azur bölgesinde en çok aklımda kalan ve ah keşke konaklamalı bir gezi ayarlasaydım dediğim tek şehir Nice oldu. Caddelerin temizliği, sabahın köründe insanların Promenade des Anglais boyu köpekleriyle yürüyüşe çıkmaları, plajların cıvıltısı... 
Nice o kadar güzel bir şehir ki, Fransa'da gördüklerim arasında ''ben burada yaşarım'' dediğim tek yer... Anlatmakla bitiremem çünkü hem 4 saat kadar kalıp hem bu kadar etkilenmenin bir açıklaması da olamaz bence...
Sabah geldiğimiz şehirde arka sokaklar, ana caddeler, plajlar yani vaktimizin yettiği ne varsa hepsini gezdik. Şarap dükkanları kalbimi bıraktığım yerlerdendi. Zaten Nice de Fransa Riviera'sındaki bir çok şehir gibi şaraplarıyla ünlü bir şehir ve Bellet şaraplarıyla bilinmekte. Beyaz ve rose şarapların en güzellerini bu şehirde de tatmanız mümkün.


Plajlar ve insanların rahatlığıysa imrenilecek ve Türkiye'de mümkün olamayacak kadar gerçek dışıydı.
 Çünkü burada Caddebostan sahilde denize girmekle eşdeğer bir plajda insanlar tüm rahatlıklarıyla kimseyi umursamadan anın tadını çıkarıyorlar. Denizin soğukluğundan söz etmeme gerek var mı bilemiyorum. Ancak daha önceki yazımda da belirttiğim gibi bu bölgede deniz buz gibi ve tertemiz...
Alışveriş tutkunlarına not: Avenue Jean Medecin görülmesi gereken yerlerden. Vintage tüm Fransa'da olduğu gibi burada da çok yaygın. 2. el Louis Vuitton, Hermes , Dior gibi markaların yeni sezonundan ziyade vintageları yoğun bir şekilde ulaşılabilir kapsama alanınızda...
Nice'i yazarken kar yağışının iliklerimize kadar işlediği bu Aralık gününde sımsıcak bir özlem duygusuna kapıldım... Ve ölmeden 2. bir kez görülmesi gerekenler listeme bir şehir daha ekledim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder